16 Kasım 2011 Çarşamba

Ayrı kuşakların çocuklarıyız...

"Bazı kitapları doğru yaşlarda okumak hayattan tasarruf sağlar insana. Zamanında okumadığınız için geç kaldığınız kitaplar olduğu gibi, erken okuduğunuz için zamanında tadına varamadıklarınız da vardır." yazmış Murathan Mungan 10 Ocak 2002'de Milliyet Kültür Sanat'ta...
 
Derseniz ki esin kaynağı kimdir, nereden aklına gelmiştir, diyor ki: Behçet Necatigil'in dizeleri.
 
Aşınmış tahtaları kim yeniler gelince
Döner azdan başımız, sonra uzar ıssız kır.
Bir bizdik san sen, oysa gelir hep biri,
Kurar yeni barınak, kullanıp aynı taşları.
Yani ne mi diyorum, çok kurak tarla,
Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları...
 
"Kitaplar da aşklar gibidir. Doğru yer, doğru zaman ve diğer doğrular gibi... 
     Çocukların ve yeniyetmelerin ilgisini çekecek biçimde hazırlanmış bu çeşit kitaplar çocuklara hem okuma alışkanlığı ve zevki kazandırır hem de meraklarının, tutkularının, yönelimlerinin biçimlenmesinde yararlı olur." diye devam ediyor yazı. 
 
Şimdi düşünüyorum da çocukluğunun en güzel yolculuklarına kitaplarla çıkardı bizim neslimiz. Oysa bugün çocuklarımıza kitap okuma sevgisi, ilgisi, merakı kazandırmak ne denli zor. 
Bizim için bir ihtiyaçtı kitap okumak. Nefes almak kadar önemli, hayati bir ihtiyaçtı. Oysa çocuklarımız için bizim ya da öğretmenlerinin bir dayatması. Ya da yarın öbürgün bir şekilde girmek zorunda kalacakları sınavlarda başarılı olmaları için gerekli bir şey. Onların televizyonun ve bilgisayarın sonsuz imkanlarından aldığı keyfin yanında ne ki kitap okumak. 
Çocuk Bahçesi saatini heyecanla beklemenin ne demek olduğunu ya da ayda bir kez gidebildiğimiz kitabevinden, ancak bir tane alabildiğimiz 'kendimize ait bir kitap' seçmenin mutluluğunu anlamaları mümkün değil. Artık her şey, kıyafet de, kırtasiye de, oyuncaklar da öyle alınabilir fiyatlarla ve öyle çok ki... hiçbiri heyecanlandırmıyor çocukları... Bizim çocukluğumuzda zaman daha yavaştı. Her şeye vakit ayırabilirdik. Arkadaşlarımıza da, ailemize de, mahalle esnafına da... Şimdi zaman öyle hızlı ki aynı evde yaşadığımız ailemizle bile iki satır konuşmaya fırsat yok... Belki de ondan bizim de işimize geliyor onların televizyon karşısında oyalanmaları, bilgisayar karşısında kendilerini unutmaları... Oyuncakları kırıldığında bile üzülmüyorlar... nasılsa yenisi alınıyor... her yerde var yenisi zira... bizim zamanımızdaysa en güzel oyuncaklar almancı akrabaları olanlarda olurdu ve onlarla oynanmazdı, büfenin üstünde, çocukların erişemeyeceği yerde olurlardı... uzaktan izleyerek ve elimize alsak neler oynayabileceğimizin hayalini  kurarak geçirirdik vaktimizi... ödev yapmak bile büyük bir heyecandı bizim neslimiz için... eğlenceydi hatta... televizyonun, bilgisayarın, oyuncakların olmadığı dünyamızda en büyük oyun aracımızdı ödevlerimiz... keyifle yapardık ödevlerimizi... özenle yazardık yazılarımızı... dantel gibi süslerdik sayfa kenarlarımızı... şimdi çocukların daha üretken olmasını sağlamak isteyen yeni sistem sayesinde anneler söylüyor çocuklar yazıyor ödevleri... bütün bu duygu ve düşüncelerimizi anlatmaya, paylaşmaya çalışıyoruz çocuklarımızla ama karşımızda dikkat kesilen bir çift göz ve kulak bulamıyoruz ne yazık ki... Bizler büyürken yaşadığımız kuşak çatışmalarını şimdi kendi çocuklarımızla yaşıyoruz. ne biz onları anlayabiliyoruz ne onlar bizi... ayrı kuşakların çocuklarıyız :(
Yine de umut var içimde... Bir şekilde onları yakalayacak, içine çekecek kitaplarla karşılaşacaklar... Dilerim bütün çocuklarımız bu keyfin tadını alabilir...

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Karınca :(

Yıllarca bir karınca eğitti.

Karıncaya "gel" dedi geldi,

"git" dedi gitti.

Bir gün bu mucizeyi paylaşmak istedi,

bir restorana gitti.

Koydu beyaz tabağın üstüne karıncayı.

Her numarasını gösterecek garsona hatta takla atışını sakladı en sona.

"Bakar mısınız garson?" dedi.

Garson geldi: "Buyurun efendim."

"Şu karıncayı görüyor musunuz?"

"Affedersiniz" dedi garson; karıncayı başparmağı ile ezdi.

Müjdat Gezen

8 Kasım 2010 Pazartesi

Dile Getireni Bilinmeyen Yaşanmışlıklardan...

Bana kulak ver ki sana ses verebileyim.
Arkadaşlık her zaman için hoş bir sorumluluktur, asla bir fırsat değil.

İçimizdeki gerçek olan sessiz, edinilmiş olan ise konuşkandır.

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyor ve yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan; aslında ne görüyor ne de duyuyorsun.

Bilgelik ağlamak için çok gururlu, gülmek için çok kederli, bir başkasını görmek için kendisiyle fazla dolu olduğu zaman, bilgelik olmaktan çıkar.

Hayat bir tören alayıdır. Ayağı yavaş olan için çok hızlıdır. Dışarı çıkar. Ayağı hızlı olan için çok yavaştır, o da dışarı çıkar.

Sen bir balık istediğinde, sana yılan verenlerin yılandan başka verecek bir şeyi olmayabilir. O zaman bu, onların cömertliğidir.

Dünlerimizin borçlarını ödemek için yarınlarımızdan ödünç alırız sık sık.

Güneşe arkanı dönersen, ancak kendi gölgeni görürsün.

Başka birinin hatalarının farkına varmaktan daha büyük bir hata var mı?

Arkadaşını her koşulda anlamazsan, onu hiçbir koşulda anlayamazsın.

Yaşanmışlıklardan Dile Gelenler...

Sevmekten sonraki en büyük mutluluk sevgisini söyleyebilmektir. Andre GideNe üstün zeka, ne hayal gücü, ne de her ikisi beraber, bir dahi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi... İşte bu dehanın ta kendisidir. W. A. MozartSevmek insanın kendi kendini aşmasıdır. Oscar WildeYağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun.Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun, ama rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum; çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun... W.Shakespeare

Her Şeyi Sev...

Başkalarından aldıklarını gene başkasına ver. Asla esirgeme. Çünkü sen, bil ki, yalnız senin için değilsin. Işığı sadece kendin için saklama ki, fazlası da seni yakmasın. Kafanı bilgisiz, gönlünü kapalı tutma ki, seni karanlıkta bırakmasın. Zaten sonunda da gene her şeyi aldığın yerde bırakacak değil misin? Alem değiştirirken sana kalan, senin olan yalnız görgü ve tecrüben değil midir?Tanrı, tekamülün için ne gerekiyorsa hepsini hazırlamış ve önüne sürmüştür. Evrende mevcut olan her şey senin için, senin tekamülüne gerekli olduğu için var olmuştur. Buna karşılık vazifen sadece ilerlemenin icaplarını yoluna getirmendir.Korkma, hiçbir şeyden korkma. Tanrı’yı düşün. Yaratılış gayeni hatırla. O zaman hiçbir şeyden korkmamak gerektiğini esasen anlamış bulunursun.Sahip oldukların için sevinme, layık olduğun için senin olmuştur. Sahip olmadıkların için üzülme, vakti erken bulunmuştur.24 saatinin bir tanesinde de kendi içine dön, onu dinle. Basit realitelerin anahtarları sendedir. Başkasına sorma, herkesi yorma. Senden daha ileride olduklarını zannettiğin kimseleri gökyüzünde arama. Hiçbir şey senden uzakta değildir. Tanrı bile... Gözlerini kapa, evreni gör. Gözlerini aç gene evreni gör. Bakmak kafi değil, görmek lazım. Eşyanın hikmetini düşün. Onun varlığının amacının sen olduğunu bil. Sezişini kuvvetlendir. Sezişteki isabetlilik hiçbir duyu kanalında yoktur.Kelimeler kısırdır, nağmeler sınırlıdır. Sınırsızlık sana ancak seziş kanalı ile gelmektedir. Sezerek gör, sezerek işit, sezerek anla.İnsanların maddelerinden ruhlarına süzül, oradaki cevheri tanı. Hiç kimseye hor bakma. Başkalarını hor görüyorsan eğer, için paslı, prizman sisli demektir. İçini yont, parlat, kalbinden her türlü şüpheyi at. O zaman evreni kaplayan bu bilinmezlik sislerinin eridiğini, arkasındaki hakikatlerin billurlaştığını, eşyayı ve varlıkları kendi değerlerinde görmeye başladığını anlayacaksın.Hayattan çağrıldığın zaman bu daveti esefle karşılama. Bunun, senin hakkında hayırlı olduğunu bil. Çünkü bu davet senin tekamülün için bir zorunluluktur. Gideceğin yer, gitmekte olduğun yerden daha basit değildir. Her hareketin bir tekamüldür. Duraklayışın, hatta zaman zaman gerileyişin bile.İnsanların topyekünuna bak. Bir kısmı hayatta neşenin peşinde koşarlar. Onlar, içlerinin karanlığında boğuldukları için onu ararlar. Bazıları yalnızlıktan kaçar. Onlar da kendileriyle, kendi vicdanları ile yalnız kalmaktan korkarlar. Bir kısmı boş, bomboş konuşur.Öyle kimseler vardır ki, yalnız dinlemeyi tercih ederler. Anlamak için.. Etrafını dinler, tabiatı dinler ve nihayet kendini dinler. Dinledikçe anlar, anladıkça öğrenir ve tekamül eder. İnsanları dinle, dinlemeden anlamak mümkün değildir.İyi anlaşmış insanlar sana hep misaldir. Onlar birbirlerini dinledikleri için anlamışlar ve anlaşmışlardır.Etrafında her şeyi sev. Her şeyde, herkeste iyi bir taraf bulmaya çalış. En kötü zannettiğin insanda bile en kıymetli cevherin bulunduğunu unutma. İnsanların iyi taraflarını, kendilerinin dahi farkına varamadıkları kıymetleri bir dahi gibi keşfet.Başkalarının buldukları kıymetlerle yetinme. Cevherler senin anlayış prizmandan geçmedikçe, senin seziş kanalına girip, senin mantık terazinde ayarlanmadıkça yetinme. Ara, hakikatleri ara.Kendini her an sınava hazırlanan bir öğrenci gibi hisset, senin için. Başkalarına karşı borçlu olduğunu bil, onlar için...Etrafındakilerin tekamüllerinde vazifeli olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarma. Ancak o vakit kemal yollarının o ölçülmez sonsuzluğunda rehbersiz ve yaya kalmış olursun.Etrafınızdakileri görünüz. İnsanlarla anlaşmaya çalışınız. Bütün insanları duyup anlayamazsanız, insanım demeye ne hakkınız vardır?İnsanları seviniz. Siz de bir insansınız. İnsanlara acıyınız. Siz de her türlü şefkate ve himayeye muhtaçsınız. İnsanları hoş görünüz. Siz de kusurlarla dolusunuz. İnsanlara yardım edin. Siz de çok şeyler bekliyorsunuz. Dinlere hürmet ediniz; onlar, yüzyıllar boyunca yapılan tekamülün insanlığa sağladığı en yüksek realitelerdir. Bilgi, sevgi halinde kendini göstermiş, sevgiden hizmet vazifesi ve idraki filizlenmiş ve filiz, saygı ve hürmet çiçekleriyle süslenmiştir. Ne mutlu o varlığa ki, bin bir meşakkatle, sevgi halesiyle sarılı hürmet çiçekleriyle bezenmiş hizmet çiçeklerine sahiptir. Ne mutlu o varlığa ki, bin bir meşakkatle yetiştirdiği o çiçekleri buket buket, onu koklamak isteyenlere büyük bir sevinç ve tevazu ile sunmayı kendisine vazife edinmiştir... Anlatılmak istenen şeyler daima kendi varlığımıza olan inancımızı, güvencimizi yüksek düzeyde tutmak, kendi vicdanımızı iyi kontrolden geçirip hayatlarımıza yeni bir şekil vermektir. Özellikle bilmiş olduğumuz hakikatleri insanlara yardımlar şeklinde vermek suretiyle hizmetten kaçınmamak gerekir. İnsanlara yaptığınız en küçük bir yardımın ise çok büyük değeri vardır.Hiçbir karşılık beklemeden, hatta fark etmelerine bile mahal bırakmadan, bu şekilde organize bir tarzda, sistematik olarak insanlara, hiçbir şey beklemeden bir görev anlayışı içerisinde varlık sevgisi, Tanrı sevgisi içerisinde hareket etmek suretiyle bunları yerine getirmenin icaplarını düşünmek ve gerçekleştirmek gerekir.

Kemal Yolcusu

4 Kasım 2010 Perşembe

Can sıkıntısı, yapacak bir şey olmamasının değil, uğrunda yaşanılacak bir şey olmamasının sonucudur.

"Daima doğruyu söyleyin ki, söylediklerinizi hatırlamak zorunda kalmayın!" T. I. Osborn.
...
İçinizde ortaya çıkmamış değerler olduğuna inanın: 'Yüceliğin tohumları.' Kazanabileceğinize inanmayı seçer ve başarının izini doğru yolda sürerseniz, bu tohumlar meyve veren ağaca dönüşür. Ama bunu yapamazsanız tohumlar kuruyarak yok olur.
...
Başarı, hayatınız boyunca süren bir yolculuktur; tek bir varış noktası değil, sürekli doğru seçimler yapmanızdır.
...
Küçük adımlarla başlamayı tercih edin, zafere doğru giden, küçük doğru adımlar atın.
Bugün kim olduğumuz, dünkü tercihlerimizin sonucudur. Yarın kim olacağımız, bugünkü kararlarımızın sonucu olacaktır.
...
Olumsuzluğa karşı olumlu tutumla savaşmamız gerekir. Kendinize inanın, kararlar alın ve hedefinize ulaşacağınıza güvenin.
...
Hangi yaşta olursanız olun, başarıya ulaşmak için nerede olmak istediğinize ilişkin bir vizyonunuz olmalı. Vizyon, şu andaki becerilerin ilerisine uzanmanızı sağlayacak ve sizi şu anda sahip olmadığınız becerilere ulaştıracaktır.
...
İçinde bulunduğunuz anı, gelecekte olmak istediğiniz şeyin vizyonuyla yaşayın.
...
Bazı kapılar sadece bir kere açılır. Her gün verdiğimiz her karar ya bizi potansiyelimize bir adım yaklaştırır ya da ondan uzaklaştırır. Nereye gidiyorsunuz?
...
Can sıkıntısı, yapacak bir şey olmamasının değil, uğrunda yaşanılacak bir şey olmamasının sonucudur.
Yönsüzlük hayaller öldüren muazzam bir eksikliktir. Yönsüzlük sizi soyar, kaderinizi çalar. Onun için hayatta hedefleriniz olmalıdır. Nereye gittiğinizi bilmelisiniz.
...
İnsanlar başarının meyvesini çok sever, ama köklerini unuturlar.
...
Azla yetinmeyi öğrenirseniz, sonraları büyük işleri daha iyi idare edebilirsiniz.
İleriye gitmeniz için gereken altı alan:
1. Fedakarlık ve disiplin.
2. Düşünceleri ve hayal gücünü denetleyip onları doğru yöne kanalize etmek.
3. Tutumlarınızı denetim altında tutup sürekli olumlu bir çizgide kalmak.
4. Dilimizi, sözlerimizi ve ses tonumuzu denetlemek.
5. Vaat ve sözlerimizi denetleyip güvenilir olmak.
6. Kontrol edemediğimiz olaylara karşı, tepkimizi denetlemek.
...
Fedakarlık etmek, aslında aptal kutusu televizyonu kapatmak kadar çok basit bir karar bile olabilir. Çünkü televizyon sizden her gün değerli saatlerinizi çalar ve düğmesini kapattığınızda ailenizle daha fazla zaman geçirebilirsiniz...
...
Hayatınızdaki disiplinsizliği durdurmak için Şimdi başlamayı amaç edinin.
...
Bir engel ile bir fırsat arasındaki fark nedir? Ona karşı tutumunuz. Her fırsatın bir zorluğu ve her zorluğun bir fırsatı vardır.
...
Motivasyon: Eyleme, harekete ya da çaba harcamaya iten etken. Motive etmek, itmek.
...
Hayatınızı istediğiniz hale getirmek amacıyla gerekenleri yapma tutkusu; dürtüsü, inisiyatifi ve heyecanı olması, içinizde bir ateş yanması.
..
Motivasyon, birkaç faktörün birleşiminden oluşur: Neye ulaşmak istediğinize karar veren zihniniz, ona ulaşmak için kararlı olmayı sağlayan iradeniz, sizi harekete geçirerek duygularınız, hedefiniz için gösterdiğiniz çaba ve yukarıdakilerin bir araya gelmesiyle oluşan eyleminiz.
...
Motivasyon kendimizi geliştirmede çok önemli bir faktördür. Zor anlarda motivasyonunuzu nasıl korursunuz:
1. Giriş. Bu, esin verici ve kışkırtıcı kitaplar, teypler, konuşmalar ve diğer motive edilmiş insanları kapsar.
2. Başarma. Her zafer bir sonraki hedefin cesareti ve güvenini verir. Sizi daha büyük ve daha zor zaferler hedeflemeye motive eder. Kalbinizde bir başarma duygusu geliştirir.
3. Güven. Güvensizlik, motivasyonu önemli ölçüde yok eder.
4. Yerini Bulma. İyi olduğunuz alanı keşfetmeye zaman harcayın. İçinizde gizli cevher ve yeteneklerinizi bulmak için hazine avına çıkın. Çok hoş sürprizlerle karşılaşacağınız kesindir.
5. Büyüme ve gelişme arzusu. Bugün olduğumuz yerde kalmayı istemeyin. Büyümeyi ve gelişmeyi tutkuyla arzuyalın. Bugünkü sınırlarınız ötesine uzanmaya istekli olun.
6. Doğru giyinme. Ahmak gibi giyinirseniz, kendinizi ahmak gibi hissedersiniz. Motive edilmiş, bir yerlere giden bir insan gibi giyinirseniz, kendinizi motive olmuş hissedersiniz. Nasıl bir gün geçirmek istiyorsanız, öyle bir gün için giyinin. Doğru giyinmek, motive olmanıza yardımcı olur.
...
Bazen güveniniz darbe alabilir. Bu durumda tek yapacağınız ayağa kalkmak ve yapmak istediğiniz şeye devam etmektir.
...
Sizi siz yapan koşullar değildir. Koşullar sizi ortaya çıkaran etkendir.
...
Her kriz, gizli kalmış bir fırsattır.
...
Eğer bir olimpik koşucu yarışın ilk devresinde önde gidiyorsa, diğerleri yarışı bırakıp eve gitmez.
...
Atlet, her zaman madalya kazanmayı umarak bitirme çizgisine kadar gider.
...
Herkesin kötü günü olur. Hayalleri olanlar diğerlerini geçip devam ederler.


Hayalleri Olanlar Asla Uyumaz, Pat Mesiti, Sistem Yayınları.

Değişimin Yaşınızla Hiç İlgisi Yoktur

...
Değişimin yaşınızla hiç ilgisi yoktur, tamamen arzuladığınız başarıyla ilgilidir.
Değişimden, bizi kaderimize çok daha hızlı biçimde yaklaştırması için yararlanabiliriz.
Değişim, olayları olmadan önce değerlendirmemize yardım eder ve gelecekteki muhtemel yarar, fırsat ve problemleri önceden düşünüp oraya gidecek yolu tasarlamamızı sağlar.
Değişim bizi zamana ayak uydurmaya ve yararlı kılmaya zorlar.
Değişim eğitir, bilgilendirir ve hayatın koşuşturmasında kaybolan ruhumuzu canlandırır.
...
Hiçbir zaman için "yapmalıydım, yapabilirdim, yapmış olsaydım" diyen biri durumuna düşmeyin. Değişime hazırlanın, onu iyi karşılayın. Olaylar değiştiğinde daha iyiye giden yollar açılabilir.
...
Hayatınızda değişim gerektiren şeyleri yazın:
* tutum
* bakış açısı
* aile
* fiziksel yapınız
...
Hayatta değişimi sağlamanın tek yolu değişmektir.
Hayatınızdaki bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız, hayatınızdaki bir şeyleri değiştirmek zorundasınız!
...
Gerilmek doğal bir süreçtir, bütün doğa gerilir ve büyür. Ama biz insanlar buna karşı olumsuz bir tavır takınırız. Zorlukları ve gelişme sancılarını göğüslemek yerine birçoğumuz durmayı tercih eder.
İçinizdeki korku, sizin rahat olduğunuz yerde kalmanızı sağlar. Yabancı bir bölgeye adım atmak, yeni beceri ve davranışlar öğrenmek, kendinize daha çok inanmak zorunda olmak, rahatlık alanınızın dışına çıkmak, başarıp başaramayacağınızdan emin olmak gibi şeyler, sizin olduğunuz yere kök salıp kalmanıza neden olur. Hepsi iyi güzel de, hiçbir yere gitmiyorsunuz. Büyümeye devam etmezseniz, ölürsünüz.
...
Hedefleriniz yüksek ama ulaşılabilir olsun.
...
Nereye gittiğimizi bizden daha iyi görenlerin öğütlerini dinlemek, gerilmeyi bilmeyi gerektirir.
...
Sizi gerecek ve bir şeyler öğretecek insanlarla aynı çizgide hizaya girin. Düşüncenize, dar kafalılığınıza ve yanlış algılarınıza meydan okuyan, sizin gitmek istediğiniz yerden geçmiş, sınırlarınızı genişletecek insanlarla...
...
Gelişiminizi bastıracak alışkanlıklarınızdan vazgeçin. Olumsuz konuşmayı, alaycı olmayı, 'ama ben yapamam' demeyi, sizi duygusal olarak uyuşturacak dergiler okuyup filmler seyretmeyi bırakın.
...
Her gün kalkınca elbiselerinizi çıkarmadığınızı, onların üstüne yeni pantalon, gömlek ve paltolar eklediğinizi düşünün. Birkaç gün içinde kendinizi uzay aracındaki bir astronot gibi hissedersiniz. Hareketlerinizi sınırlamış, kendi kendinizi rahatsız etmiş olursunuz. Yeni ve iyi alışkanlıklara yer açmak için anlamsız alışkanlıklardan kurtulun.
...
Bazıları yaşamı boş bir hayal olarak görür, çünkü içine hiçbir şey koymazlar.
İnsan, düşündüğü gibidir.
...
İnsanlar bazen yıllar önce söylediğimiz şeyleri bile açık biçimde hatırlarlar, öyleyse teşvik edici olun, yaşam dolu sözler söyleyin.
Kelimeleri kendiniz ile dış dünya arasında köprü kurmanın malzemesi olarak kullanın.
...
Diliniz yıkabilir de, yapabilir de, parçalayabilir de tamir edebilir de. Kelimeleri başkalarında güven oluşturmak amacıyla kullanın.
...
Kelime dağarcığınızdan 'yapamam' kelimesini çıkarın. Seçtiğiniz kelimeleri dikkatle dinyelin.
...
Olumlu şeylere daha fazla zaman ayırmaya gayret edin.
...
Olumlu ve teşvik edici konuşun. 'Yapabiliriz' deyin.
...
Söylenenlerden fazlasını dinleyin.
...
Devam edecek güce sahip olun.
...
Kendinizi çoğaltın.
...
Hayatın bütün alanlarında denge arayın.
...
Büyümenin en güçlü ilkesi, insanların yaptığı tercihlerdedir.
Hayatınız yaptığınız tercihlerin toplamıdır.
Seçimleriniz doğrudan veya dolaylı olarak başkalarını da etkiler. Sonuçları düşünmeden yapılan benmerkezci davranışlar binlerce insanı etkiler.
....
Doğru seçim nasıl yapılır?
1. Doğru, onurlu ve adaletli olmaktan ne anlıyorum. Kişisel ahlakım ve ahlak standartlarım nelerdir ve bunlar seçimlerimi nasıl etkiler? Bu karar taviz vermemi mi gerektirecek, yoksa yaşadıklarımla aynı çizgide mi olacak?
2. Yapmak üzere olduğum seçim nasıl sonuçlar verecektir? Bu seçim kaderimin bir parçası mı, yoksa sadece bir oyalamaca mıdır? Hangisi olduğunu saptamak, ileriyi düşünmeyi, planladığım şeyleri analiz etmeyi gerektirir.
3. Hayatımın büyük resmine katkıda mı bulunacak yoksa onu engelleyecek mi? Beni hedefime biraz daha mı yaklaştıracak? Bu karar fırlatma tahtası mı, yoksa kaygan zemin mi? Kayacak mıyım, koşacak mıyım?
4. Bu seçimi yaptıktan sonra kendimi nasıl hissedeceğim? Seçimin duygusal yönlerini düşünmek de önemlidir. Zihninizi yarına taşıyın, seçimi yaptıktan sonraki anı ve kendinizi nasıl hissettiğinizi hayal edin. Güvenli mi, gururlu mu, utanç içinde mi, öfkeli mi olacaksınız?
5. Bu seçim çevremdekileri nasıl etkileyecektir? Onları hedeflerine doğru mu ilerletecek, yoksa şüphe ve belirsizlik içinde mi bırakacak?
6. Bu kararı başkaları alsa kendimi nasıl hissederim? O insanlara ne tür öğütler veririm?
...
Bir kararın yanlış olduğunu anlarsanız onu düzeltecek başka bir karar verin. 'Yanıldım' demek ve doğru tarafa gitmek gerçek anlamıyla cesaret ister. Ama bu, hiçbir şey söylemeden çıkmaza sürüklenmekten çok daha iyidir.
...
Bugün yaptığınız tercihler yarın nerede olacağınızı belirler.
İki önemli yeteneğimiz var: seçim yapma, bu seçimleri uygulama ve hedeflerimize ulaşma.
...
Doğru seçimler yapın ve bir kere karar verdikten sonra onlara sahip çıkın.
Hayat bir dizi seçimden ibarettir.
En büyük zaman, duygu ve enerji israfı kararsızlıktır ve hiçbir şey üretmez.
...
Rahip olan arkadaşım bir gün büyük bir gruba konuşma yaptıktan sonra otobüse binmiş ve bir dolarlık ücretini ödemiş. Şoföryanlışlıkla iki dolar para üstü vermiş. Arkadaşım önce, "Bu Tanrı'nın lütfu mu?" diye düşünmüş, ama sonra şoföre yaptığı yanlışlığı söylemeye karar vermiş.
"Afedersiniz, ama bana fazla para verdiniz."
"Biliyorum" diye cevaplamış otobüs şoförü.
Bir anda şaşıran arkadaşım, "Ne demek istiyorsunuz?" diye sormuş.
"Dün akşam konuşmanızı dinledim, gerçek olduğundan emin olmak istedim!" diye yanıtlamış şoför.
Seçimlerinizin sonuçları vardır, sizi kimin gözlediğini asla bilemezsiniz!

devam edecek...
Hayalleri Olanlar Asla Uyumaz, Pat Mesiti, Sistem Yayınları.