8 Kasım 2010 Pazartesi

Her Şeyi Sev...

Başkalarından aldıklarını gene başkasına ver. Asla esirgeme. Çünkü sen, bil ki, yalnız senin için değilsin. Işığı sadece kendin için saklama ki, fazlası da seni yakmasın. Kafanı bilgisiz, gönlünü kapalı tutma ki, seni karanlıkta bırakmasın. Zaten sonunda da gene her şeyi aldığın yerde bırakacak değil misin? Alem değiştirirken sana kalan, senin olan yalnız görgü ve tecrüben değil midir?Tanrı, tekamülün için ne gerekiyorsa hepsini hazırlamış ve önüne sürmüştür. Evrende mevcut olan her şey senin için, senin tekamülüne gerekli olduğu için var olmuştur. Buna karşılık vazifen sadece ilerlemenin icaplarını yoluna getirmendir.Korkma, hiçbir şeyden korkma. Tanrı’yı düşün. Yaratılış gayeni hatırla. O zaman hiçbir şeyden korkmamak gerektiğini esasen anlamış bulunursun.Sahip oldukların için sevinme, layık olduğun için senin olmuştur. Sahip olmadıkların için üzülme, vakti erken bulunmuştur.24 saatinin bir tanesinde de kendi içine dön, onu dinle. Basit realitelerin anahtarları sendedir. Başkasına sorma, herkesi yorma. Senden daha ileride olduklarını zannettiğin kimseleri gökyüzünde arama. Hiçbir şey senden uzakta değildir. Tanrı bile... Gözlerini kapa, evreni gör. Gözlerini aç gene evreni gör. Bakmak kafi değil, görmek lazım. Eşyanın hikmetini düşün. Onun varlığının amacının sen olduğunu bil. Sezişini kuvvetlendir. Sezişteki isabetlilik hiçbir duyu kanalında yoktur.Kelimeler kısırdır, nağmeler sınırlıdır. Sınırsızlık sana ancak seziş kanalı ile gelmektedir. Sezerek gör, sezerek işit, sezerek anla.İnsanların maddelerinden ruhlarına süzül, oradaki cevheri tanı. Hiç kimseye hor bakma. Başkalarını hor görüyorsan eğer, için paslı, prizman sisli demektir. İçini yont, parlat, kalbinden her türlü şüpheyi at. O zaman evreni kaplayan bu bilinmezlik sislerinin eridiğini, arkasındaki hakikatlerin billurlaştığını, eşyayı ve varlıkları kendi değerlerinde görmeye başladığını anlayacaksın.Hayattan çağrıldığın zaman bu daveti esefle karşılama. Bunun, senin hakkında hayırlı olduğunu bil. Çünkü bu davet senin tekamülün için bir zorunluluktur. Gideceğin yer, gitmekte olduğun yerden daha basit değildir. Her hareketin bir tekamüldür. Duraklayışın, hatta zaman zaman gerileyişin bile.İnsanların topyekünuna bak. Bir kısmı hayatta neşenin peşinde koşarlar. Onlar, içlerinin karanlığında boğuldukları için onu ararlar. Bazıları yalnızlıktan kaçar. Onlar da kendileriyle, kendi vicdanları ile yalnız kalmaktan korkarlar. Bir kısmı boş, bomboş konuşur.Öyle kimseler vardır ki, yalnız dinlemeyi tercih ederler. Anlamak için.. Etrafını dinler, tabiatı dinler ve nihayet kendini dinler. Dinledikçe anlar, anladıkça öğrenir ve tekamül eder. İnsanları dinle, dinlemeden anlamak mümkün değildir.İyi anlaşmış insanlar sana hep misaldir. Onlar birbirlerini dinledikleri için anlamışlar ve anlaşmışlardır.Etrafında her şeyi sev. Her şeyde, herkeste iyi bir taraf bulmaya çalış. En kötü zannettiğin insanda bile en kıymetli cevherin bulunduğunu unutma. İnsanların iyi taraflarını, kendilerinin dahi farkına varamadıkları kıymetleri bir dahi gibi keşfet.Başkalarının buldukları kıymetlerle yetinme. Cevherler senin anlayış prizmandan geçmedikçe, senin seziş kanalına girip, senin mantık terazinde ayarlanmadıkça yetinme. Ara, hakikatleri ara.Kendini her an sınava hazırlanan bir öğrenci gibi hisset, senin için. Başkalarına karşı borçlu olduğunu bil, onlar için...Etrafındakilerin tekamüllerinde vazifeli olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarma. Ancak o vakit kemal yollarının o ölçülmez sonsuzluğunda rehbersiz ve yaya kalmış olursun.Etrafınızdakileri görünüz. İnsanlarla anlaşmaya çalışınız. Bütün insanları duyup anlayamazsanız, insanım demeye ne hakkınız vardır?İnsanları seviniz. Siz de bir insansınız. İnsanlara acıyınız. Siz de her türlü şefkate ve himayeye muhtaçsınız. İnsanları hoş görünüz. Siz de kusurlarla dolusunuz. İnsanlara yardım edin. Siz de çok şeyler bekliyorsunuz. Dinlere hürmet ediniz; onlar, yüzyıllar boyunca yapılan tekamülün insanlığa sağladığı en yüksek realitelerdir. Bilgi, sevgi halinde kendini göstermiş, sevgiden hizmet vazifesi ve idraki filizlenmiş ve filiz, saygı ve hürmet çiçekleriyle süslenmiştir. Ne mutlu o varlığa ki, bin bir meşakkatle, sevgi halesiyle sarılı hürmet çiçekleriyle bezenmiş hizmet çiçeklerine sahiptir. Ne mutlu o varlığa ki, bin bir meşakkatle yetiştirdiği o çiçekleri buket buket, onu koklamak isteyenlere büyük bir sevinç ve tevazu ile sunmayı kendisine vazife edinmiştir... Anlatılmak istenen şeyler daima kendi varlığımıza olan inancımızı, güvencimizi yüksek düzeyde tutmak, kendi vicdanımızı iyi kontrolden geçirip hayatlarımıza yeni bir şekil vermektir. Özellikle bilmiş olduğumuz hakikatleri insanlara yardımlar şeklinde vermek suretiyle hizmetten kaçınmamak gerekir. İnsanlara yaptığınız en küçük bir yardımın ise çok büyük değeri vardır.Hiçbir karşılık beklemeden, hatta fark etmelerine bile mahal bırakmadan, bu şekilde organize bir tarzda, sistematik olarak insanlara, hiçbir şey beklemeden bir görev anlayışı içerisinde varlık sevgisi, Tanrı sevgisi içerisinde hareket etmek suretiyle bunları yerine getirmenin icaplarını düşünmek ve gerçekleştirmek gerekir.

Kemal Yolcusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder